Turkiye'de salt yaziyla gecinme inadi, sade olmadik cileler
degil; olmadik gariplikler de yasatir insana...
Bunun bas nedeni, Osmanli doneminde "kullarin" alfabe disi
olmasidir. Osmanli kullari okuma-yazma bilmeden gecirdiler 600
yili...
Divan edebiyati ozanlari, padisahlar icin yazdiklari ovgu
"kaside"lerini, Saray'a sunar ve Saray'dan gelen odullendirmelerle
gecinirlerdi. "Vak'a nuvis"lerin yazdiklari disinda; oyku, roman,
deneme, tiyatro turu bir "nesir-duz yazi" dali da yoktu Osmanli
edebiyatinda...
Bir de halk ozanlari vardi, sazlariyla halk kahvelerinde
dolasan..
Gutenberg'in matbaayi icadi, Istanbul'un alinis donemlerine
rastlar. Ilk gazetenin cikisiyla, ilk romanlarin yazilisi da 16.
Yuzyila...
Osmanli Sarayi ilgisiz kalmisti Bati'daki bu degisimlere; ta
19. Yuzyil'in ilk yarisinda II. Mahmut donemine kadar...
Sultan Mecit'le "Tanzimat" donemi basladi ve roman, oyku,
tiyatro turu "nesir" edebiyati da; o donemde, "cagdaslik modeli"
olarak benimsenen Fransa etkisinde girdi devreye...
Cumhuriyet doneminin yazarlari da, gazeteleri de; Ankara
tarafindan degerlendirildiler genellikle...
Halk kitleleri, "okur-yazar" sayilmaya basladiktan sonra dahi,
ne gazetelere gerekli ilgiyi gosterdiler, ne kitaplara..
21. Yuzyil'in basinda duruma bakildiginda, Turkiye'deki
gazetelerin toplam tiraji 4 milyon dolaylarinda...
1 gazeteyi 5 kisinin okudugu var sayimiyla, bugun dahi 45
milyon insan elini bile surmuyor gazeteye...
Kitaplar icin de durum ayni...
Bir ailenin 5 kisiden olustugu varsayimiyla, Turkiye nufusu 13
milyon aile... 10-15 kitapli minik bir kitapcik rafi bile dusmuyor
aile basina...
Boyle bir ortamda salt yaziyla gecinme inadi; ister istemez
bizleri, "Alfabe"den "tarihsel incelemeler"e, "Polisiye
oykuler"den, "roman ve tiyatro cevirileri"ne kadar, sadece
"yazi"nin her alaninda calismaya zorlamadi; ayrica gazetelerde de
gunluk yazilar yazmaya yoneldik.. Elimizden geldigince
yazdiklarimizin "zamana" ve "mesafeye" dayanmasi ozeniyle...
Ornegin yuz yil sonraya da; Romanya'dan Arjantin'e kadar da...
Yazi bizim yasam aracimiz degil, yasam amacimizdi.
Turkiye'nin alisik olmadigi bir yasam bicimiydi bu. "Varliklli
olma"ya ugrasmak yerine, "var olmaya" ugrasma cabalari...
"Yaptigin isten aldigin zevk, ondan sagladigin kazanci kullanirken
alacagin zevkten daha buyuk olmali" denkleminin uygulanmasi...
Genclik yillarinda, ailemiz de dahil, bizi hayatini ziyan etmis
insanlar olarak gorenler cok oldu... Hukuku cok sevdigimiz ve
hatta avukat da oldugumuz halde; yazi ugrunda ceza mahkemeleriyle
gecim sikintilari arasinda calkalanmak...
Onlar, yaptigi isten tad almanin ne oldugunu bilmiyorlardi.
Hele hele 30-40 yil once yazdiklarinin yeniden yayinlandigini
gormenin, hic...
Ankara yazi konusunda zalimdi... Yazdiginin kendisiyle denk
dusmeyenini, silip yok ediverme aliskanligindaydi..
Ne var ki, "zamana" ve "mesafeye" dayanma ozeniyle yazilmis
yazilarin, Ankara'yla uyum saglamasi kolay degildi. Ve Ankara'nin;
vazgectik "edebiyat" birikimini; kendi anadilini dahi dogru durust
kullanma titizligi pek zayifti...
Dinc Bilgin'in Sabah da dahil, medyadan cekilmesine dogrusu
uzuldum. Cok anlayisli ve cok kibar davranmisti bana...
Ustelik 55 yillik yazi hayatimda, gazete sahipliginden
vazgecmek zorunda kalmis kimbilir kacinci gazete sahibiydi Bilgin?
Bu tur "vazgecislerin" nedenlerini derinligine incelemek, bir
doktora tezi konusudur bence... Cunku bu kadari, baska ulkelerde
benzerine pek rastlanmayan bir olay..
Gazetenin yeni sahiplerinin sadece adlarini biliyorum.
Globallesme surecinin, ister istemez Turkiye'yi de kapsayacagi bir
donemde, kendilerine basarilar dilerim; ugurlu kademli olsun.
Kirikliga ugramadan guzel anilar yasasinlar, cesur
girisimlerinde...i olma"ya ugrasmak yerine, "var olmaya" ugrasma
cabalari... "Yaptigin isten aldigin zevk, ondan sagladigin kazanci
kullanirken alacagin zevkten daha buyuk olmali" denkleminin
uygulanmasi...